ZARAR EDİYOR VE DEVLETİN SIRTINDA KAMBURSA NEDEN ACABA?

İSTANBUL
05.03.2018
 

 

01 Mart 2018

Ülkemizde 33 şeker fabrikası bulunmakta olup bunların 25 tanesi devlete aittir. Devlete ait Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. (Türkşeker) bünyesindeki şeker fabrikaları 2000 yılında özelleştirme kapsamına, 2008 yılında ise özelleştirilme programına alınmıştır. Sonuçta, bu fabrikaların 14 tanesi için Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın sayfasında da görüleceği üzere 20 Şubat 2018 tarihinde özelleştirme ihale ilanına çıkılmıştır.

Özelleştirme bir sonuçtur. En önemli gerekçesi de siyasilerimizin sık sık beyan ettikleri üzere zarar etmeleri ve devletin sırtına yük olmalarıdır. Gerçekten öyle mi? Öncelikle siyasi iktidarı bu sonuca getiren nedenlere bir bakalım!

Şeker Kanunu 2001 yılında çıkarılmış, Adalet ve Kalkınma Partisi ülkemizi 2002 yılı sonundan itibaren yönetmeye başlamıştır. Şeker Kanunu çerçevesinde kurulan Şeker Kurumu şirketlere şeker üretim kotaları tahsis etmiş, şirketler de ihtiyaçları çerçevesinde sözleşmeli üretimle çiftçilere taahhütleri karşılığında üretim yaptırmıştır. Diğer yandan, İMF ve DB güdümlü tarım politikaları çiftçilerin tarlalarını terk etmesine yol açmıştır. Kotalar ve dış kaynaklı tarım politikaları, şeker pancarı üreten çiftçimizi doğrudan etkilemiş ve 2003 yılında pancar eken çiftçi sayısı 460 binden 2016 yılında 105 bine gerilemiştir. Tarlalar boşalmış ve tarım dışı amaçlı arazi kullanımları artmıştır.

Şeker pancarı eken çiftçi sayısı

Yıl

2003

2004

2005

2006

2007

2008

2009

bin kişi

460

391

348

312

247

209

188

               

Yıl

2010

2011

2012

2013

2014

2015

2016

bin kişi

197

172

141

126

124

103

105

Ayrıca, Şeker Kanunu ile yurtiçi pancar şekeri üretimimizin %10’u kadar mısırdan elde edilen nişasta bazlı şeker (NBŞ) kotası belirlenmiştir. Bu kota 28 üye devlete sahip AB’de %5 ile sınırlandırılmıştır. Diğer yandan Şeker Kanunu NBŞ üretiminde Bakanlar Kuruluna kotayı %50 artırma ve eksiltme yetkisi vermiştir. Bakanlar Kurulu bu yetkisini hemen her yıl %35 civarında NBŞ kotasını arttırma yönünde kullanmıştır. Bu çerçevede Türkiye, AB’nin ürettiği NBŞ’in neredeyse yarısına yakın bir miktarı tek başına üretmektedir. Piyasaya yüksek miktarda NBŞ girişi şeker fabrikalarımızın üretim ve satışlarını olumsuz etkilemiştir. Türkşeker 2005 yılına kadar üretimini karlı bir şekilde üretimi sürdürürken 2006 yılında zarar etmiş, 2009 yılından itibaren ise sürekli zarar eden bir kurum haline gelmiştir.

Şeker fabrikalarının kar ve zarar durumu

Yıl

2001

2002

2003

2004

2005

2006

2007

2008

milyon TL

55,5

237,4

265,0

83,1

44,4

- 60,9

3,1

3,2

                 

Yıl

2009

2010

2011

2012

2013

2014

2015

2016

milyon TL

- 8,8

- 59,7

0,0

0,0

- 251,4

- 197,0

- 100,3

- 76,5

Türkşeker 2016 yılında 76 milyon TL zarar etmiştir. Bu zararın içerisinde 25 şeker fabrikasının yukarıda kısaca izah edilen nedenlerden dolayı zararı 32 milyon TL’dir. Bunun yanında Özelleştirme Yüksek Kurulu Kararı ile devredilen varlıkları da 31 milyon TL olarak kurumun borç hanesine yazılmıştır. Yeterli şeker pancarı temin edilemediği için 4 şeker fabrikası ise hiç çalıştırılmamaktadır. Bunlardan bir tanesi Ağrı şeker fabrikası olup kentin tek sanayi tesisidir.

Türkşeker fabrikalarının işleme kapasiteleri karşılayacak şeker pancarı bulamamaları ve sonucunda sürekli zarar ediyor hale gelmeleri personel istihdamını da önemli düzeyde etkilemiştir. 2001/2002 yılları döneminde fabrikalarda istihdam edilen memur ve işçi sayısı yaklaşık 19 bin kişiden 2016/2017 yıllarında 8 bin kişiye gerileyerek yaklaşık %60 azalmıştır.

Şeker fabrikalarında çalışan personel sayısı

Yıl

2001/02

2002/03

2003/04

2004/05

2005/06

2006/07

2007/08

2008/09

bin kişi

18,8

17,5

16,7

15,3

14,8

12,2

14,8

14,0

                 

Yıl

2009/10

2010/11

2011/12

2012/13

2013/14

2014/15

2015/16

2016/17

bin kişi

13,3

12,3

11,6

10,9

10,0

9,4

8,7

8,1

Bir zamanlar ülkemizin kalkınmasında büyük rol oynayan ve son derece karlı kurumlar olan şeker fabrikalarımız yukarıda kısaca özetlendiği üzere zarara sürüklenmişlerdir. Başlıca sorun, dış kaynaklı tarım politikaları ve ülkemizi yöneten siyasi partinin tercihidir.

Bölgeler arası (özellikle az gelişmiş yörelerde) ekonomik dengelerin oluşmasına büyük katkı sağlayan şeker fabrikalarımızın, üretime yönelik ulusal (yerli ve milli?) tarım politikasının tesis edilmesiyle karlı hale getirilmesinin önünde hiçbir engel kalmayacaktır. Bunları yapması gereken de ülkeyi yöneten siyasi iktidardır.

İhale ilanına çıkılan 14 şeker fabrikamız kesinlikle özelleştirilmemelidir.

Bu fabrikalar zarar ediyorsa ve devletin sırtında kambursa vardır bir nedeni…

 

Ahmet ATALIK

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası

İstanbul Şube Yönetim Kurulu Başkanı

Okunma Sayısı: 927